Quran Text Translations Spread Documents

Suleyman Ates


Change Log

Major spacing and punctuation fixes
Fri, 4 Jun 2010 19:56:23 -0400
-91 +91
Birbirinizin kanını dökmeyeceksiniz,birbirinizi dökmeyeceksiniz, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacaksınız? diye sizden kesin söz almıştık; göre göre bunu kabul etmiştiniz.
-231 +231
Allah'ı,yemin(ettiğiniz Allah'ı, yemin(ettiğiniz iş)lerinize (yani) iyilik etmenize, (kötülüklerden) korunmanıza ve insanların arasını düzeltmenize engel yapmayın. Allah, işitendir, bilendir.
-947 +947
(İnanmak için) ille meleklerin gelmesini, yahut Rabbinin gelmesini ya da Rabbinin bazı ayetlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Ama Rabbinin bazı ayetleri geldiği gün, daha önce inanmamış, ya da imanında bir hayır kazanmamış olan kimseye, artık inanması, fayda sağlamaz. De ki: "Bekleyin,biz "Bekleyin, biz de beklemekteyiz."
-1095 +1095
(Ey İsrail oğulları), hatırlayın o zamanı ki biz sizi Fir'avn ailesinden kurtarmıştık. Onlar size azabın en kötüsünü yapıyorlardı: "Oğullarınızı öldürüyor, kadınlarınızı sağ bırakıyorlardı. Bunda,size Bunda, size Rabbiniz tarafından büyük bir imtihan vardı.
-1338 +1338
Onların mallarından, kendilerini temizleyeceğin, yücelteceğin bir sadaka al ve onlara du'a et; çünkü senin du'an, onlara huzur verir. Allah işitendir,bilendir. işitendir, bilendir.
-1615 +1615
Bir kervan geldi, sucularını gönderdiler,(o gönderdiler, (o da gidip kuyuya) kovasını sarkıttı: "Müjde, dedi, işte bir oğlan!" Onu ticaret için sakladılar, halbuki Allah, onların ne yaptıklarını biliyordu.
-1625 +1625
Yusuf,sen Yusuf, sen bundan vazgeç (bunu kimseye söyleme), (ey kadın), sen de günahının bağışlanmasını dile! Çünkü sen, günahkarlardan oldun!
-1635 +1635
Ey benim zindan arkadaşlarım, çeşitli tanrılar mı iyi, yoksa herşeyi (hükmü altında tutan) kahredici tek Allah mı? O my two fellow-prisoners! Are divers lords better, or Allah the One, the Almighty?
-1753 +1753
Ki onlar, dünya hayatını ahirete tercih ederler, Allah'ın yoluna engel olur ve onun eğrilmesini isterler. İşte onlar,derin onlar, derin bir sapıklık içindedirler.
-1760 +1760
Elçileri: "Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüphe (edilir) mi? (O), sizin günahlarınızdan bir kısmını bağışlamak ve sizi belirtilmiş bir süreye kadar ertelemek için sizi davet ediyor" dediler. Onlar : Onlar: "Siz de bizim gibi bir insandan başka bir şey değilsiniz. Bizi, atalarımızın taptığından çevirmek istiyorsunuz. O halde bize açık bir delil getirin!" dediler.
-1857 +1857
Sana gerçeği müjdeledik, umut kesenlerden olma! dediler. They said: We bring thee good tidings in truth. So be not thou of the despairing.
-2280 +2280
(Çocuk): "Ben Allah'ın kuluyum, dedi,(O) dedi, (O) bana Kitabı verdi, beni peygamber yaptı."
-2283 +2283
Doğduğum gün de, öleceğim gün de ve diri olarak kaldırılacağım gün de bana esenlik verilmiştir. Peace on me the day I was born, and the day I die, and the day I shall be raised alive!
-2362 +2362
Muhakkak ben, (evet) ben Allah'ım, benden başka tanrı yoktur.(Yalnız) yoktur. (Yalnız) bana kulluk et ve beni anmak için namaz kıl.
-2617 +2617
Oradan, (o) gamdan her çıkmak istediklerinde (demir kamçılarla vurularak) oraya geri çevrilirler ve : ve: "Yangın azabını tadın!" (denilir).
-2698 +2698
O, kendisinde delilik bulunan bir adamdır, başka bir şey değildir. Hele bir süreye kadar onu gözetleyin. He is only a man in whom is a madness, so watch him for a while.
-2738,2 +2738,2
Bugün artık feryadetmeyin, bize karşı size yardım olunmaz (kimse sizi bizim azabımızdan kurtaramaz). Supplicate not this day! Assuredly ye will not be helped by Us.
Ayetlerim size okunuyordu da siz arkanıza dönüyordunuz. My revelations were recited unto you, but ye used to turn back on your heels,
-3018 +3018
Babamı da bağışla. Çünkü o, sapıklardandır. And forgive my father. Lo! he is of those who err.
-3064 +3064
Size bildiğiniz ni'metleri bol bol veren(Allah)dan korkun. Keep your duty toward Him Who hath aided you with (the good things) that ye know,
-3096 +3096
Ben sizden buna karşı bir ücret istemiyorum. Benim ücretim yalnız alemlerin Rabbine aittir. And I ask of you no wage therefore; my wage is the concern only of the Lord of the Worlds.
-3116 +3116
Sizi ve önceki nesilleri yaratandan korkun. And keep your duty unto Him Who created you and the generations of the men of old.
-3155 +3155
O yalancılar,(şeytanlara) yalancılar, (şeytanlara) kulak verirler, çokları da yalan söylerler.
-3189 +3189
O Süleyman'dandır ve Rahman ve Rahim Allah'ın adiyle (başlamakta)dır. Lo! it is from Solomon, and lo! it is: In the name of Allah the Beneficent, the Merciful;
-3199 +3199
Yanında Kitaptan bir ilim bulunan kimse de: "Sen gözünü açıp yummadan ben onu sana getirebilirim." dedi. (Süleyman) tahtı yanına yerleşmiş görünce dedi ki: "Bu, Rabbimin lutfundandır. (Kendisine) şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınamak istiyor. Şükreden kendisi için şükretmiş olur; nankörlük edene gelince, Rabbim zengindir (onun şükrüne muhtaç değildir), kerimdir (çok ikram sahibidir,yücedir)." sahibidir, yücedir)."
-3704 +3704
(Bunlar,) Yeryüzünde hiç gez(ip dolaş)madılar mı ki kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görsünler? Onlar, (bunlardan) daha güçlü idiler. Ne göklerde ne de yerde Allah'ı engelleyecek bir şey var. O,bilendir, O, bilendir, güçlüdür.
-3765 +3765
Ey Adem oğulları, ben size and vermedim mi: Şeytana tapmayın o sizin apaçık düşmanınızdır. Did I not charge you, O ye sons of Adam, that ye worship not the devil - Lo! he is your open foe!
-3777 +3777
Onları kendilerine boyun eğdirdik,onlardan eğdirdik, onlardan bazıları binekleridir, ve onlardan bazılarını da yerler.
-3830 +3830
(Türlü türlü) Meyvalar.Ve Meyvalar. Ve onlar ağırlanırlar.
-4012 +4012
Ayağını (yere) vur, işte yıkanacak ve içilecek serin (bir su), (dedik). (And it was said unto him): Strike the ground with thy foot. This (spring) is a cool bath and a refreshing drink.
-4051 +4051
O belli vaktin gününe kadar. Until the day of the time appointed.
-4131 +4131
Rablerinin (azabından) korunanlar da bölük bölük cennete sevk edilmişlerdir. Kapıları daha önce açılmış bulunan cennete vardıklarında onun bekçileri onlara: "Selam size,(ne) size, (ne) hoşsunuz, ebedi kalmak üzere buraya girin!" demişlerdir.
-4201 +4201
Yaşatan ve öldüren O'dur. Bir işin olmasını istedi mi, ona sadece "ol!" der, o da olur.* olur. *
-4211 +4211
Andolsun biz, senden önce de elçiler gönderdik. Onlardan kimini sana anlattık, kimini de anlatmadık. Hiçbir elçi, Allah'ın izni olmadan bir mu'cize getiremez. Allah'ın emri geldiği zaman hak yerine getirilir ve işte o zaman (Allah'ın ayetlerini) boşa çıkarmağa uğraşanlar, hüsrana uğrarlar.* uğrarlar. *
-4261 +4261
Sana söylenen, senden önceki elçilere söylenmiş olandan başka bir şey değildir . değildir. Kuşkusuz Rabbin, hem bağışlama sahibi, hem de acı azab sahibidir.
-4329 +4329
O, katımızda bulunan ana Kitaptadır.Yücedir, Kitaptadır. Yücedir, hikmetlidir.
-4340 +4340
Tuttular, O'na kullarından bir parça tasarladılar.Gerçekten tasarladılar. Gerçekten insan apaçık bir nankördür.
-4389 +4389
Allah, işte benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz O'dur. O'na tapın, doğru yol budur. Lo! Allah, He is my Lord and your Lord. So worship Him. This is a right path.
-4414 +4414
Şimdi sen onlardan geç ve : ve: "Size esenlik (dilerim)" de. Yakında bileceklerdir.
-4556 +4556
Bu böyledir, çünkü Allah inananların koruyucusudur. Kafirlerin ise koruyucuları yoktur.* yoktur. *
-4662 +4662
İşte size va'dedilen budur. Daima Allah'a yüz tutan (O'nun buyruklarını) koruyan, (And it is said): That is that which ye were promised. (It is) for every penitent and heedful one,
-4990 +4990
İşte , İşte, onlardır (Allah'a) yaklaştırılanlar,
-5303 +5303
Belki Rabbimiz, bize onun yerine ondan daha iyisini verir. Biz Rabbimize yönelir, O'ndan umarız. It may be that our Lord will give us better than this in place thereof. Lo! we beseech our Lord.
-5428 +5428
Sonra onlara açıktan söyledim, gizli gizli söyledim: And lo! I have made public proclamation unto them, and I have appealed to them in private.
-5662 +5662
Yalanlayanların vay haline o gün!* gün! *
-5702 +5702
Şimdi tadın (yaptıklarınızın tadını), artık size azabdan başka bir şey artırmayacağız! So taste (of that which ye have earned). No increase do We give you save of torment.
First version
Fri, 4 Jun 2010 19:54:20 -0400
-0,0 +1,6236
Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla
Alemlerin Rabbi (sahibi, yetiştiricisi) Allah'a hamdolsun.
(O) Rahman'dır, Rahim'dir.
Din (ceza ve mükafat) gününün sahibidir.
(Ya Rabbi) Ancak sana kulluk eder, ancak Senden yardım isteriz!
Bizi doğru yola ilet:
-ni'met verdiğin kimselerin yoluna. Kendilerine gazabedilmiş olanların ve sapmışların yoluna değil. (ya Rabbi)!
Elif lam mim.
İşte o Kitap; kendisinde hiç şüphe yoktur; müttakiler için yol göstericidir.
Onlar ki gaybde(gizlide, içtenlikle) inanıp namazlarını kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah rızası için) harcarlar.
Sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar; ahirete de kesinlikle iman ederler.
İşte onlar, Rablerinden bir hidayet üzeredirler ve umduklarına erenler, işte onlardır!
İnkar edenlere gelince, onları uyarsan da, uyarmasan da, onlar için birdir; inanmazlar.
Allah, onların kalblerini ve kulaklarını mühürlemiştir, gözlerine de perde inmiştir. Onlar için büyük bir azab vardır.
İnsanlardan öyleleri de vardır ki, inanmadıkları halde "Allah'a ve ahiret gününe inandık" derler.
Allah'ı ve mü'minleri aldatmağa çalışırlar, halbuki yalnız kendilerini aldatırlar da farkında olmazlar.
Onların kablerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını artırmıştır. Yalan söylemelerinden ötürü onlara acı bir azab vardır.
Onlara: "Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın," dendiği zaman: "Biz sadece düzelticileriz," derler.
İyi bilin ki, onlar bozgunculardır; fakat anlamazlar.
Onlara: "İnsanların inandıkları gibi siz de inanın" dense, "O beyinsizlerin inandığı gibi inanır mıyız?" derler. İyi bilin ki, asıl beyinsizler kendileridir; fakat bilmezler.
İnanmış olanlara rastladıkları zaman; "İnandık," derler. Fakat şeytanlarıyla yalnız kaldıkları zaman; "Biz sizinle beraberiz, biz sadece (onlarla) alay ediyoruz," derler.
Allah da kendileriyle alay eder ve onları bırakır; taşkınları içinde bocalayıp dururlar.
İşte onlar o kimselerdir ki, hidayet karşılığında sapıklığı satın aldılar da ticaretleri kar etmedi, doğru yolu da bulamadılar.
Onların durumu, tıpkı şuna benzer ki, (aydınlanmak için) bir ateş yakmak istedi. (Ateş) çevresini aydınlatır aydınlatmaz, Allah onların nurunu giderdi ve onları karanlıklar içinde bıraktı, artık görmezler.
(Onlar) sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Onlar (Hakk'a) dönmezler.
Ya da (onlar), gökten boşanan, içinde karanlıklar, gök gürlemesi ve şimşek (ler) bulunan bir yağmur(a tutulmuş) gibi(dirler). Yıldırım seslerinden ölüm korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar; oysa Allah, inkarcıları tamamen kuşatmıştır.
Neredeyse gözlerini kapıverecek olan şimşek önlerini aydınlattı mı o(nun ışığı)nda yürürler, üzerlerine karanlık çökünce dikilip kalırlar. Allah dileseydi elbette işitmelerini ve görmelerini de götürürdü. Şüphesiz Allah'ın her şeyi yapmağa gücü yeter.
Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk edin ki, (azaptan) korunasınız.
O (Rabb) ki yeri, sizin için döşek, göğü de bina yaptı. Gökten su indirdi, onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkardı. Öyleyse siz de, bile bile Allah'a eşler koşmayın.
Eğer kulumuz (Muhammed)e indirdiğimizden şüphe içinde iseniz, haydi onun gibi bir sure getirin. Allah'tan başka bütün şahid (yardımcı)larınızı da çağırın; eğer doğru iseniz (bunu yapın).
Yok eğer yapmadınızsa, ki asla yapamayacaksınız, o halde yakıtı insanlar ve taşlar olan, inkarcılar için hazırlanmış ateşten sakının.
İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine aidolduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıkça: "Bu, daha önce de rızıklandığımız şeydir, (dünyada iken de bu rızıktan yemiştik)" derler. (Cennetteki bu rızık), onlara, o(dedikleri)ne benzer verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır ve onlar orada ebedi kalacaklardır.
Allah, bir sivrisineği hatta onun da üstünde olan(ondan daha zayıf bir varlığ)ı misal vermekten utanmaz. İnananlar onun, Rablerinden (gelen) bir gerçek olduğunu bilirler. İnkar edenler ise: "Allah, bu misalle ne demek istedi?" derler. (Allah), onunla birçoğunu saptırır ve yine onunla birçoğunu yola getirir. Onunla sadece fasıkları saptırır.
Onlar ki, söz verip bağlandıktan sonra Allah'a verdikleri sözü bozarlar, Allah'ın, birleştirmesini emrettiği şeyi (iman ve akrabalık bağlarını) keserler ve yeryüzünde bozgunculuk yaparlar; işte ziyana uğrayanlar onlardır.
Allah'a nasıl nankörlük edersiniz ki, siz ölüler idiniz, O sizi diriltti; yine öldürecek, yine diriltecek; sonra O'na döndürüleceksiniz.
O ki, yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için yarattı; sonra göğe yöneldi, onları yedi gök olarak düzenledi. O, herşeyi bilir.
Bir zamanlar Rabbin meleklere: "Ben yeryüzünde bir halife yapacağım," demişti. (Melekler): "Orada bozgunculuk yapan, kan döken birisini mi halife yapacaksın? Oysa biz seni överek tesbih ediyor ve seni takdis ediyoruz?" dediler. (Rabbin): Ben sizin bilmediklerinizi bilirim," dedi.
Adem'e isimlerin tümünü öğretti, sonra onları meleklere sunup: "Haydi, doğru iseniz onların isimlerini bana söyleyin," dedi.
Dediler ki: "Sen yücesin (ya Rab); bizim senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Şüphesiz sen bilensin, hakimsin (her şeyin içyüzünü bilen, her şeyi yerli yerince yapansın.)
(Allah) dedi ki: "Ey Adem, bunlara onların isimlerini haber ver." (Adem), bunlara onların isimlerini haber verince (Allah): "Ben size, ben göklerin ve yerin gayblarını bilirim, sizin açıkladığınızı ve içinizde gizlemekte olduğunuz şeyleri bilirim, dememiş miydim? dedi.
Meleklere: "Adem'e secde edin" demiştik, hemen secde ettiler: Yalnız İblis diretti, böbürlendi, nankörlerden oldu.
Dedik ki: "Ey Adem, sen ve eşin cennette oturun, ondan dilediğiniz yerde bol bol yeyin, ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz!"
Derken şeytan onlar(ın ayağın)ı oradan kaydırdı, içinde bulundukları (ni'met yurdu)ndan çıkardı. (Biz de) dedik ki: "Birbirinize düşman olarak inin. Sizin, yeryüzünde kalıp bir süre yaşamanız lazımdır."
Adem, Rabbinden birtakım kelimeler aldı (onlarla amel edip Rabbine yalvardı, O da) bunun üzerine onun tevbesini kabul etti. Şüphesiz O, tevbeyi çok kabul eden(kulunun günahından geçen)dir, çok esirgeyendir.